مجاهد طرغوت
23/02/2010, 10:00 PM
لو ينهَـــضُ الفجـــرُ قبـــلَ الأَوان!!
شعــر: هــلال الفــارع
ترجمة: مجاهد طرغوت
كَأَنَّكِ مِثْلِي،
تُريدِينَ أَنْ يَهدَأَ اللَّيْلُ
- لو لَحْظَةً –
كَيْ تَنامِي
وَأَنْ يَنبُتَ الصَّمْتُ،
حتَّى تُعانِقَ أَغْصَانُهُ نَهْنَهَاتِ الْكَلامِ
وَحَتَّى تَفِرَّ القَنَاديلُ مِنْ زَيْتِها،
والْمَواويلُ مِنْ مَوْتِهَا،
والشَّجَى مِنْ كُؤوسِ الْمُدامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي؛
تَوَدِّينَ لو تَسْتَحِمِّينَ في مُفْرَدَاتِ الْكَرَى والْمَنَامِ
ولو تَخْرُجِينَ،
على فائِضِ الأسْرِ والصَّبْرِ،
في نَزَقٍ واحْتِمَامِ
ولو يَنْهَضُ الفَجرُ قَبْلَ الأَوانِ،
لِيَشْهَدَ مِثْلَكِ ذَوْبَ النَّدَى،
وَاحْتِلامَ الْغَمَامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي؛
تَمُدِّينَ كَفَّيْكِ،
كي يَهطُلَ العِشْقُ بينَ المَناقِيرِ،
وهي تُهَجِّي هَديلَ الْحَمَامِ
وَتُمْلِيهِ أشهى قَصِيدَةِ بَوْحٍ،
على شَفَةٍ ذَوَّبَتْهَا قَوَافِي الْغَرَامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي؛
تَعيشينَ كُلَّ فُصُولِ الْحَرَائِقِ،
في صَلَفٍ واحْتِدَامِ
غِناؤُكِ دَمْعٌ،
وَبَوْحُكِ شَمْعٌ صَلَتْهُ الْحَرائِقُ،
فَانْسَلَّ في غَفْلَةٍ مِنْكِ،
حينَ مَضَيْتِ تَهُزِّينَ مَمْلَكَةَ الْعِشْقِ،
مِنْ أَلفِ عَامٍ، وَعَامِ
وَفي مِعصَمَيْكِ سِوَارَا أَسًى وانْهِزَامِ
تَهُزِّينَها،
قَبْلَ أَنْ تُتْقِنِي لُغَةً،
تَسْتَطيعُ العُبُورَ إِلى وَطَنٍ،
فَرَّ مِنْ فُوْهَةٍ في الزِّحَامِ
وقَبْلَ انْشِطارِكِ نِصفَيْنِ في سَكَرَاتِ الْهُيامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي!
وَإِنَّكِ مِثْلِي،
لأنِّي إِذَا ما رَأَيْتُكِ في لَفْحِ رَجْفِي،
وفي فَضْحِ خَوفي،
وَفي هَذَيانِ كَلامي
... فَإِنِّي أَرَانِي أَمَامِي!
Şiir: Hilal EL-FARİA
Türkçesi: Mücahit TURGUT
ŞAFAK VAKTİNDEN ÖNCE SÖKERSE
Benim gibisin sanki
Gecenin sessizliğini istersin
Bir anlık olsa bile
Uyumak için
Suskunluğun filizlenmesini istersin
Kelamın çığlıklarını alt etsin diye çıkan dalları
Kandiller yağlarından
Nakaratlar ölümünden
Hüzün, şarap kadehlerinden kaçsın diye
Benim gibisin sanki
Uyku ve düş sözcüklerinde yıkanmak istersin
Hem tutsaklık ve direncin aşkınına isyan etmeyi
Çılgın ve şaşkınca.
Şafak vaktinden önce sökerse
Şebnemim eridiğini seyreder senin gibi
Bir de bulutların yüklenmesini
Sanki benim gibisin
Avuçlarını açarsın
Aşk dökülsün diye gagalar arasından
Güvercin şakımasını hecelerken
Ona en tatlı duyuru naat’ını yazdırırken
Karasevda kafiyelerinin erittiği dudaklara
Benim gibisin sanki
Yangın mevsimlerinin tümünde yaşarsın
Tutuşarak ve övünçle
Gözyaşı terennümündür
İlanın, ateş düşmüş bir mumdur
Ve senin dalgınlığında sinmiştir
Yürüdüğün zaman aşk tahtını sarsarsın
Bin bir yıllık aşk tahtını
Bileklerinde hüzün ve yenilgi bilezikleri
Titretirsin onları.
Henüz bir dil konuşamazken
Bir vatandan geçebilirsin
İzdiham kıyısından kaçmış
Aşk sarhoşluğunda ikiye bölünmeden
Sanki benim gibisin
Evet, benim gibisin
Çünkü sarsıntımın ısısında seni gördüğümde
Korkumun rezilliğinde
Anlamsız sözlerimde
Kendimi görürüm önümde!!!
شعــر: هــلال الفــارع
ترجمة: مجاهد طرغوت
كَأَنَّكِ مِثْلِي،
تُريدِينَ أَنْ يَهدَأَ اللَّيْلُ
- لو لَحْظَةً –
كَيْ تَنامِي
وَأَنْ يَنبُتَ الصَّمْتُ،
حتَّى تُعانِقَ أَغْصَانُهُ نَهْنَهَاتِ الْكَلامِ
وَحَتَّى تَفِرَّ القَنَاديلُ مِنْ زَيْتِها،
والْمَواويلُ مِنْ مَوْتِهَا،
والشَّجَى مِنْ كُؤوسِ الْمُدامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي؛
تَوَدِّينَ لو تَسْتَحِمِّينَ في مُفْرَدَاتِ الْكَرَى والْمَنَامِ
ولو تَخْرُجِينَ،
على فائِضِ الأسْرِ والصَّبْرِ،
في نَزَقٍ واحْتِمَامِ
ولو يَنْهَضُ الفَجرُ قَبْلَ الأَوانِ،
لِيَشْهَدَ مِثْلَكِ ذَوْبَ النَّدَى،
وَاحْتِلامَ الْغَمَامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي؛
تَمُدِّينَ كَفَّيْكِ،
كي يَهطُلَ العِشْقُ بينَ المَناقِيرِ،
وهي تُهَجِّي هَديلَ الْحَمَامِ
وَتُمْلِيهِ أشهى قَصِيدَةِ بَوْحٍ،
على شَفَةٍ ذَوَّبَتْهَا قَوَافِي الْغَرَامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي؛
تَعيشينَ كُلَّ فُصُولِ الْحَرَائِقِ،
في صَلَفٍ واحْتِدَامِ
غِناؤُكِ دَمْعٌ،
وَبَوْحُكِ شَمْعٌ صَلَتْهُ الْحَرائِقُ،
فَانْسَلَّ في غَفْلَةٍ مِنْكِ،
حينَ مَضَيْتِ تَهُزِّينَ مَمْلَكَةَ الْعِشْقِ،
مِنْ أَلفِ عَامٍ، وَعَامِ
وَفي مِعصَمَيْكِ سِوَارَا أَسًى وانْهِزَامِ
تَهُزِّينَها،
قَبْلَ أَنْ تُتْقِنِي لُغَةً،
تَسْتَطيعُ العُبُورَ إِلى وَطَنٍ،
فَرَّ مِنْ فُوْهَةٍ في الزِّحَامِ
وقَبْلَ انْشِطارِكِ نِصفَيْنِ في سَكَرَاتِ الْهُيامِ
كَأَنَّكِ مِثْلِي!
وَإِنَّكِ مِثْلِي،
لأنِّي إِذَا ما رَأَيْتُكِ في لَفْحِ رَجْفِي،
وفي فَضْحِ خَوفي،
وَفي هَذَيانِ كَلامي
... فَإِنِّي أَرَانِي أَمَامِي!
Şiir: Hilal EL-FARİA
Türkçesi: Mücahit TURGUT
ŞAFAK VAKTİNDEN ÖNCE SÖKERSE
Benim gibisin sanki
Gecenin sessizliğini istersin
Bir anlık olsa bile
Uyumak için
Suskunluğun filizlenmesini istersin
Kelamın çığlıklarını alt etsin diye çıkan dalları
Kandiller yağlarından
Nakaratlar ölümünden
Hüzün, şarap kadehlerinden kaçsın diye
Benim gibisin sanki
Uyku ve düş sözcüklerinde yıkanmak istersin
Hem tutsaklık ve direncin aşkınına isyan etmeyi
Çılgın ve şaşkınca.
Şafak vaktinden önce sökerse
Şebnemim eridiğini seyreder senin gibi
Bir de bulutların yüklenmesini
Sanki benim gibisin
Avuçlarını açarsın
Aşk dökülsün diye gagalar arasından
Güvercin şakımasını hecelerken
Ona en tatlı duyuru naat’ını yazdırırken
Karasevda kafiyelerinin erittiği dudaklara
Benim gibisin sanki
Yangın mevsimlerinin tümünde yaşarsın
Tutuşarak ve övünçle
Gözyaşı terennümündür
İlanın, ateş düşmüş bir mumdur
Ve senin dalgınlığında sinmiştir
Yürüdüğün zaman aşk tahtını sarsarsın
Bin bir yıllık aşk tahtını
Bileklerinde hüzün ve yenilgi bilezikleri
Titretirsin onları.
Henüz bir dil konuşamazken
Bir vatandan geçebilirsin
İzdiham kıyısından kaçmış
Aşk sarhoşluğunda ikiye bölünmeden
Sanki benim gibisin
Evet, benim gibisin
Çünkü sarsıntımın ısısında seni gördüğümde
Korkumun rezilliğinde
Anlamsız sözlerimde
Kendimi görürüm önümde!!!